Hiç yeni bir şey alıp sonra “bu buna uymadı” deyip kendini alışveriş çılgınlığına kaptırdığın oldu mu?
Bir sabahlık nelere yol açabilir, tahmin eder misin? Fransız düşünür Diderot’a bir gün çok şık bir sabahlık hediye ediliyor. Güzel mi güzel. Ama sonra başlıyor evdeki diğer şeyler gözüne batmaya… "Bu sandalye çok eski", "bu masa sabahlığa yakışmadı", derken tüm ev baştan aşağı değişiyor.
İşte buna Diderot Etkisi deniyor. Yani, yeni bir şey aldıktan sonra onunla uyumsuz olan her şeyi değiştirme isteği. Aslında ihtiyaç yok ama o “tamamlama” hissi bizi dürtüyor.
Bugün biz de benzerini yaşıyoruz. Yeni bir ayakkabı alıyoruz, sonra kıyafetlerimiz uymadı diye yeni kıyafet alıyoruz. Yeni koltuk geliyor, sonra perde, halı derken kart limit uyarısı veriyor
Farkında olmadan birçok alışverişi sırf “uyum sağlasın” diye yapıyoruz...
Galiba yine oyuna geldik
Bir sabahlık nelere yol açabilir, tahmin eder misin? Fransız düşünür Diderot’a bir gün çok şık bir sabahlık hediye ediliyor. Güzel mi güzel. Ama sonra başlıyor evdeki diğer şeyler gözüne batmaya… "Bu sandalye çok eski", "bu masa sabahlığa yakışmadı", derken tüm ev baştan aşağı değişiyor.
İşte buna Diderot Etkisi deniyor. Yani, yeni bir şey aldıktan sonra onunla uyumsuz olan her şeyi değiştirme isteği. Aslında ihtiyaç yok ama o “tamamlama” hissi bizi dürtüyor.
Bugün biz de benzerini yaşıyoruz. Yeni bir ayakkabı alıyoruz, sonra kıyafetlerimiz uymadı diye yeni kıyafet alıyoruz. Yeni koltuk geliyor, sonra perde, halı derken kart limit uyarısı veriyor

Farkında olmadan birçok alışverişi sırf “uyum sağlasın” diye yapıyoruz...
Galiba yine oyuna geldik
