- Puan
- 195
- Mesaj
- 194
Türkiye'mizde Eğitim
Bilindiği üzere, ülkemizin eğitim sistemi maalesef pek de iç açıcı durumda değil. Bu durumu açıklamak için yazılmış bu yazının az da olsa bilinçlenmemize olanak sağlayacağını umuyorum. Ayrıca burada yazılanlar sadece kişisel düşüncelerdir. Yazarken pek keyif almasam da, keyifli okumalar dilerim.
Her milletin kültürü farklı olabilir; hatta bir ülke birden çok kültüre ev sahipliği yapabilir. Bu, çok doğal bir durumdur çünkü insan sosyal bir varlıktır. Nitekim gelişmiş ülkelere baktığımızda da kültür çeşitliliğini bir avantaja çevirmiş olduklarını görürüz. Bu kültür çeşitliliğine göre ülke yönetimleri eğitim politikası oluşturur ve bu politika kolay kolay değişmez. Çünkü bir nesil, hatta iki nesil sonrasını düşünerek bu politikalar oluşturulmuştur.

Kendimizden örnek verecek olursak, Osmanlı döneminde kurulan Sıbyan Mektebi, Medrese, Enderun gibi okullar, çocukları yeteneğine göre sınıflandırmış; ülkenin gelişmesi ve nitelikli insan ihtiyacına karşılık gelecek şekilde yetiştirilmesine olanak sağlamıştır. Dini müfredattan ayrı eğitim ilk olarak deniz mühendisliği, askeri mühendislik, tıp ve askeri bilimler alanlarında yapılmıştır. Orduya uzman personel yetiştirmek amacıyla Batılı biçimde eğitim yapılmaya çalışılmıştır. Diplomatlar ve yöneticiler için de benzer kurumlar oluşturulmuştur. Tercüme Odası ve Mekteb-i Mülkiye bunlara örnektir. Medresetü'l-Kuzat (Mekteb-i Nüvvâb) gibi karma programlı hukuk okulları bu dönemin öncü atılımlarındandır. 1846'da ilk kapsamlı eğitim planı oluşturulmuştur. İlk, orta ve yüksek düzeyde eğitim için bütüncül bir düzen tasarlanmıştır. 1869'da daha büyük bir plan hazırlanmış ve ücretsiz eğitimi hedef edinmiştir. İki tasarı da mali yetersizlikler nedeniyle uygulamaya konamamıştır.

Bu gibi örnekler dünyada yeterince var. Mesela Çin. Çocukları yeteneklerine göre sınıflandırdıkları gibi çeşitli çalışmalarla ortak iş yapma alışkanlığı da kazandırıyorlar. Çocukların yaptıkları senkronize hareketleri görünce hayran kalmamak elde olmuyor çünkü biz pek alışkın değiliz. Sadece bu da değil, doktor, mühendis, avukat, diplomat gibi mesleklerin yanında çiftçiliği, hayvancılığı, tamirciliği, çöpçülüğü vb. meslek gruplarını da özendiriyorlar ve hakkıyla öğretiyorlar ki bunlara ihtiyaç olduğunun gayet farkındalar.

Dünyanın birçok köklü milleti, eğitim sisteminin ne kadar önemli olduğunun farkına varmış ve sistemlerini en iyiye odaklamıştır. "Ağaç yaşken eğilir" sözünü şiar edinmiş ve bunu başarıyla uygulamıştır. Örnekler artırılabilir.

Çocukların sadece bedensel ve bilgi olarak değil, aynı zamanda zihinsel olarak da eğitilmeye çalışılmıştır. Çocuk, çocukluğunu yaşayarak ve öğretilmek istenen şeyin oyun gibi gösterilmesiyle başarılmıştır. Çocuğa sabahtan akşama kadar bilgi yüklemekle olmuyormuş, maalesef.

Uygulamalı eğitimi uygulamışlar ve sonuç, en gelişmiş teknoloji, kültür seviyesi, bilgi ve beceri ile yapılan işler ortada.

Gelgelelim bize. Her millet kendi neslinden sorumludur. Örnekler sadece örneklendirme içindir. Elbette Çin'deki ya da başka bir ülkedeki sistemi alıp aynen uygulamak mümkün değil; ki zaten bu uzun bir süreç. Yeğenimden biliyorum, bir ödev veriliyor ki çocuğun okulda geçirdiği zamandan daha fazla zaman harcamadan yapması imkansız.

Kaldı ki bizim eğitim sistemimiz baştan sona hezeyandan ibaret. Bir millet düşünün ki çocukları ortalama 8 yıl dil dersi alıyor ve o dili konuşamıyor. Bakın arkadaşlar, bunun dünya üzerinde başka bir örneği yok. Ayrıca sadece bu da değil; Çin, İsrail, İngiltere ve birçok ülke 1000 yıllık tarihini kendi dillerinde okuyup tarihini öğrenebiliyor. Şaka gibi değil mi? Bizler 100 yıl önceki mezar taşlarımızı bile okuyamıyoruz.

Bizim gibi şanlı bir tarihe sahip bir millet, geçmişini ve kahraman atalarını bilmeyecek, tanımayacak mı? İnanılır gibi değil. Dünyada milletler kendi tarihlerinden bahsederken Türklerden bahsetmek zorunda. Yani hiç bir millet, kendi tarihini Türkleri anmadan anlatamaz. Dünyanın her yerinde izimiz ve adımız varken, durumun böyle olmasına da içler acısı bir durum oluşturuyor.

Bugün 23 Nisan Çocuk Bayramı.
Ülkemizde kutlanan bu bayram vesilesiyle katıldığım okul etkinliğinde şahit olduklarım, ne kadar kötü durumda olduğumuzu bir kez daha yüzüme vurdu, maalesef. Ben bir eğitimci değilim ama mantıksız bir insan da değilim. Madem bir kutlama için programın var, en az 6 ay önceden hazırlanmaya başlarsın. Planlama yaparsın, emek verirsin, çabalarsın. Sonuçta ortaya bir eser çıkar. Çocuklara akşamdan hareket göstermişler, sabah yapmaları beklenemez. Ama ne hareketler, aman Ya Rabbi! Ben utandım, açıkçası. Bir öğretim görevlisi nasıl övünebilir bu durumla? Hala şaşkınlık içerisindeyim. Bunun daha geniş çaplı yazılması gereken bir konu olduğunu düşünüyorum. Kaldı ki çocuklarımız bunları başaracak kalite ve seviyedeler.
Velhasılı kelam, eğitim sistemimizi değiştirmedikten sonra ne yaparsak yapalım, ulu önder Atatürk'ün göstermiş olduğu çağdaş medeniyetler seviyesine çıkmamız mümkün değildir, vesselam.
Sürç-i lisan ettiysek affola. Okuduğunuz için teşekkür ederim.