Lokman Hekim'den İnsanlığa Öğütler
Hekimlerin ve tabiplerin piri olan Lokman Hekim’in hikmetli sözleri ve insanlığa verdiği öğütler yıllardan beri kulaktan kulağa büyüklerin dilinden küçüklere aktarılmaktadır. Bu öğütler her yaşta lazımdır. Hayatımızda ve ömür denilen bu yolda geri dönüş olmaksızın yaşanan zaman diliminde fırsat buldukça bu öğütleri okumak, anlamak ve yaşamak lazım.Lokman Hekim’e; ”Sen, bu hâle nasıl geldin?” dediklerinde; "Doğru sözlü olmak, emaneti yerine getirmek, lüzumsuz söz ve işi terk etmekle.” cevabını verir. Lokman Hekim’in özelde oğluna, genel anlamda ise tüm insanlığa verdiği bu öğütlerin birçoğu zamanla dilimize deyim olarak yerleşmiştir.
Lokman Hekim’in öğütlerini şu başlıklar altında ifade edebiliriz:
Dört zamanda dört şeyi korumak gerekir;- Namazda gönlü.
- Halk arasında dili.
- Yiyip içmede boğazı.
- Bir kimsenin evine girince de gözü korumaktır.
Lokman Hekim, oğluna dedi ki: "Oğlum! Hayatında üç şeyden taviz verme: En iyi yemeği yemekten, en konforlu yatakta uyumaktan ve en lüks evde oturmaktan…"
Oğlu; ”Biz fakiriz, peki ben bunu nasıl gerçekleştireceğim?” deyince, Lokman Hekim şöyle cevapladı:
Sadece acıktığında yemek yersen, en iyi yemeği yemiş olursun. Çok çalışıp yorgun bir vaziyette uyursan, en konforlu yatakta yatmış olursun ve insanlara iyi muamele edersen, onların kalbinde yer edersin; böylece de en lüks evde oturmuş olursun. Dünya derin deniz gibidir. Çok insanlar onda boğulmuştur. Gemin takva, yükün iman, hâlin tevekkül olsun, umulur ki kurtulursun. Âlimlere karşı öğünmek, akılsızlarla inatlaşmak ve meclislerde, toplantılarda gösteriş yapmak için ilim öğrenme! İhtiyacım yok diyerek de ilmi terk etme. Allah’ü Teâlâ’yı anan hatırlayan insanlar görürsen onlarla otur. Âlim olsan da, ilminin faydasını görürsün ve ilmin artar, sen ehil isen, sana öğretirler. Allah’ü Teâlâ onlara olan rahmetinden seni de faydalandırır. Allah’ü Teâlâ’yı zikretmeyenleri görürsen onlardan uzak dur.
- Kibirlenip insanlara yüz çevirme. Yeryüzünde şımarık şımarık yürüme. Zira Allah, kibirliyi ve kendini beğenip övüneni sevmez. Seçilmiş kullara teslim ol, kötülerle dost olma. İnsanlara iyilikleri emir ve nasihat edip kendini unutma! Yoksa mum gibi olursun. Mum insanları aydınlatır, fakat kendini yakıp eritir.
- Yalandan çok sakın! Çünkü dinini bozar ve insanlar yanında mürüvvetini azaltır. Bununla hayânı, değerini ve makamımı kaybedersin.
- Kötü huydan, gönül dağınıklığından sakın. Sabırsız olma, yoksa arkadaş bulamazsın. İşini severek yap, sıkıntılara katlan. Bütün insanlara karşı iyi huylu ol.
- Hep üzüntülü olma, kalbini dertli kılma. İnsanların elinde olana tamâ etmekten sakın. Kazaya razı ol ve Allah’ü Teâlâ’nın sana verdiği rızka kanaat et.
- Dünya geçici ve kısadır. Senin dünya hayatın ise azın azıdır. Bunun da azının azı kalmış, çoğu geçmiştir.
- Tövbeyi yarına bırakma, çünkü ölüm ansızın gelip yakalar.
- Sükût etmekle pişman olmazsın. Söz gümüş ise sükût altındır.
- Helâl lokma ye ve işlerinde âlimlere danış, işlerini nasıl yapacağını onlara sor.
- Alimler meclisine devam et. Bahar yağmuru ile yeryüzünü yeşillendiren Allah’ü Teâlâ, âlimlerin meclisindeki hikmet nuru ile de müminlerin kalbini aydınlatır.
- Amel ancak yakın Allah’ü Teâlâ ya olan ilim ve marifet ile yapılır. Herkes yakını nispetinde amel eder. Amel noksanlığı, yakin noksanlığından gelir.
- Bir hata işlediğinde hemen tövbe et ve sadaka ver.
- Ölümden şüphe ediyorsan uyku uyuma. Uyuduğun ve uyumak mecburiyetinde kaldığın gibi, ölüme de mahkûmsun. Dirilmekten de şüphe ediyorsan, uykudan uyanma. Uykudan uyandığın gibi öldükten sonra da dirileceksin.
- Helâl kazanç ile yoksulluktan korun. Yoksul kimse şu üç musibetle karşılaşır: Din zayıflığı, akıl zayıflığı ve mürüvvetin kaybolması.
- Merhamet eden merhamet bulur. Sükût eden selâmete erer, hayır söyleyen kâr eder, kötü konuşan günahkâr olur, diline hâkim olmayan pişman olur.
- Dünya malından yetecek kadarını al, fazlasını âhiret için hayra sarf et, Sıkıntıya düşecek ve başkasının sırtına yük olacak şekil de tembellik etme.
- Sakin kimseyi küçük görüp hakaret etme. Çünkü onun da senin de rabbimiz birdir.
Lokman Hekim’in oğlu: Babacığım, insanda hangi haslet daha iyidir? Diye sorunca; “Temiz, halis din.” buyurdu. Eğer iki haslet olursa, “Din ve mal”, üç haslet olursa, “Din, mal ve hayâ.” buyurdu. Dört haslet olursa dedi. “Din, mal, hayâ ve güzel ahlâk.” buyurdu. Beş haslet saymak icap ederse diye sorunca; “Din, mal, hayâ güzel ahlâk (huy) ve cömertlik.” buyurdu. Altı haslet sayarsak deyince; “Ey oğlum! Allah’ü Teâlâ her kime bu beş iyi hasleti verdiyse, o kimse mümin ve muttakidir. Allah’ü Teâlâ katında veli ve sevgilidir. Şeytanın şerrinden uzaktır.” buyurdu.
Oğlu: Babacığım, insandan en kötü haslet hangisidir? Dedi. “Allah'ü Teâlâ’yı inkârdır” buyurdu. Hafs bin Ömer’den rivayet edildi ki: Lokman Hekim, yanına bir hardal torbası koydu ve oğluna nasihat etmeye başladı. Her bir nasihatte bir hardal tanesini çıkardı. Nihayet hardalları tükendi.
Sonra da sana o kadar nasihat ettim ki;
Şayet bu nasihatler bir dağa verilseydi, dağ yarılır, parça parça olurdu. Buyurdu. Lokman Hekim’in bu ve bunlara benzer dilden dile dolaşan hikmetli sözleri ahlâkî öğütleri, tıbbi tavsiyeleri günümüzde hâlâ insanların önünü aydınlatmaktadır.
Okuduğunuz için teşekkür ederim.