Noktasızlar

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan Redia
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
  • Cevaplar Cevaplar 8
  • Görüntüleme Görüntüleme 62
Puan
125
Mesaj
30
BaşNot: Uzun zamandır roman yazmıyordum. Web site ve forum işine soyunduktan bu yana baya bir geçiştirdim. Aslında eski hobimdi roman yazmak. Farklı mecralarda paylaşıp takipçi de edinmiştim. Ne yalan söyleyeyim o zamanlar daha zevkliydi. Site yapmak ve işletmek bu kadar tat vermiyor diyebilirim. Neyse, bir sahur vakti "Eksik Cümleyi Tamamla" başlığından esinlenerek yeni bir online roman yazma isteği uyandı içimde. Vaktim pek yok ve ilgilendiğim 5 site var. Romanın bölümleri gecikebilir ya da devamı olmayabilir. Ben yine de bir başlangıç yapmak istiyorum.

Yapay zekâ çağındayız mâlum ve yazacağım hikâye içerikleri organiklik konusunda güveni yüksek tutmayabilir. Beni eskiler bilir (roman/düz yazı tarzında paylaşım yapan sitelerdekiler) Şiirlerim, kısa özlü cümlelerim ve romanlarım meşhurdu. Hatta ilk eserimin ismi "Islak Aşk" idi. Lafı uzatmadan romana bir başlangıç yapayım. Çok tutarsa belki devam ettiririm :)

1. BÖLÜM | Kırılma Noktası | KISIM - I

İstanbul’un dar, Arnavut kaldırımlı sokaklarında, sabahın erken saatlerinde, hırçın rüzgâr aralara sıkışmış gazete kağıtlarını savuruyor... Şehir, her zamanki gibi hızla uyanırken, hayat bir şekilde devam ediyordu. Fakat bu sabah, herkes için bir şeylerin farklı olacağı gündü. Damla, soluk bir sabah ışığıyla aydınlanan odasında, bilgisayar ekranına gözünü dikip bir sigara yakıyordu. Farkında değildi ama bu, belki de kariyerinin en kritik günlerinden birine başlamak üzereydi. Adımlarını hafifçe hızlandırarak mutfağa yöneldi, o an aklı karışıktı. Reklam ajansındaki son projede başarısız olmak, onun için sadece bir kariyer kaybı değil, her şeyin sona ermesi anlamına gelebilirdi. Her ne kadar akılcı olmayı denese de, içindeki tedirginlik kendini her geçen saniye daha fazla belli ediyordu.

Ajansa adım atan her kişi, başlarını duvarlara çarpan, yıllardır peşinden koştuğu projelerin içine daldığı ve her an en yüksek başarıyı yakalamak için birbirleriyle savaştığı bir dünyada yaşamaktadır. Fakat hiçbir şey, onların bugünkü gibi bir savaşa hazırlanırken hissettikleri kadar karmaşık olmayacaktı. Saat 11'i gösterdiğinde, ajansın giriş kapısında bir telefon çaldı. Bu, her şeyin başlaması demekti. O telefon, sadece bir arama değil, aynı zamanda tüm karakterlerin hayatlarını değiştirecek olan bir başlangıçtı.

Damla telefonun ekranına baktı. Arayan numara, ajansın büyük müşterilerinden birinin, CEO’sunun adıydı: Mehmet Emin Kuşlu.

Damla, telefonun ekranındaki numarayı birkaç saniye inceledi. Mehmet Emin'in adı ekranda parlıyor, yüzü ise gözlerinin önünde belirmeye başlıyordu. Bir zamanlar birlikte çalıştıkları ve ona güven duydukları o adam… Ancak son yıllarda işler pek yolunda gitmemişti. Mehmet Emin, ajansın tüm projelerini inceleyerek, her şeyin en mükemmel şekilde olmasını isteyen, son derece titiz bir patron olmuştu. Bu arama, Damla için bir fırsat mıydı, yoksa daha büyük bir sorunun habercisi mi? Telefonu elinde tuttuğu halde bir an tereddüt etti. Mehmet Emin'den gelen çağrı, aynı zamanda bir yük hissi yaratıyordu; çünkü bu adamın telefonları genellikle kötü haberin habercisiydi. Fakat ne olursa olsun, ajansın prestiji için bu görüşmeye ihtiyacı vardı. Bir yudum daha sigara içip telefonu açtı.

“Damla, merhaba,” dedi Emin’in sesi, telefondan tınılayan sert tonuyla. “İşlerim çok yoğun, ama bir konu hakkında konuşmamız gerek. Yarın büyük bir sunum olacak, hazırlıklarınızı hızlandırmanızı istiyorum. Çok önemli bir müşteriyle görüşeceğiz. Bu proje, ajansın geleceğini şekillendirecek.”

Damla’nın kalbi hızla atmaya başladı. Büyük bir sunum demek, büyük bir fırsat demekti. Fakat aynı zamanda büyük bir baskı, büyük bir risk… Sadece kendi kariyerini değil, ajansın da kaderini etkileyecek bir sunum. “Tabii, Emin Bey,” dedi, sesindeki titremeyi fark etmeden. “Hazırlıkları hızlandıracağız, her şey yolunda.”

Telefonu kapattıktan sonra, bir süre hareketsiz kaldı. Bu iş, hem ona hem de ekibine ağır bir yük getirecekti. Özellikle Esin ve Murat’a… Esin’in her zaman büyük projeleri sahiplenmeye çalışması, Murat’ın ise sessizce geri planda kalması. Ama şimdi, hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını biliyordu. Herkesin dikkatinin aynı noktaya odaklanması gerekecekti.

Mehmet Emin'in söyledikleri kulaklarında çınlıyordu. Bu proje, ajansın geleceğini şekillendirecek.

KISIM - II


Esin, ofise girerken, Damla’nın telaşını fark etti. “Ne oldu?” diye sordu, gözleri merakla parlıyordu.


“Yarın büyük bir sunum var,” dedi Damla, hızla masasına geçip bilgisayarını açarken. “Mehmet Emin'den telefon geldi. Bu proje bizim için çok önemli, Esin. Her şey buna bağlı olacak.”


Esin, her zaman sakin ve soğukkanlı görünmeye çalışan biriydi, ama bu tür haberler ona da hızla adrenalini artırıyordu. “Bu kadar büyütme,” dedi. “Biz zaten bu tür projelerle başa çıkabiliyoruz. Sadece odaklanmamız gerek.”


Damla başını salladı. “Evet, ama bu iş bizim için bir dönüm noktası olabilir. Bu sefer her şey farklı olacak.”


Ofisin köşesinde, Murat bilgisayarını açarken bir an duraksadı. Telefonda duyduklarını düşünüyordu. Aslında, ne kadar sessiz kalmaya çalışsa da, içindeki huzursuzluk hiçbir zaman tam anlamıyla kaybolmamıştı. Bugünlerde, İsmet Bey’in gözleri onun her adımını takip ederken, içinde hissettiği bu rahatsızlık daha da büyümüştü. İsmet, Murat’ı her zaman bir “fırsat” olarak görmüş, ama Murat, o fırsatın kendisini ne kadar tehlikeli bir yere sürükleyebileceğini hissediyordu. Bugün, tüm hesapların yapılması gerekecekti. Çünkü bu iş, sadece ajansın geleceğiyle ilgili değildi. Murat için, kendi kimliğini de sorgulayacağı bir an olacaktı. Nagihan, tüm bunlardan habersiz, ofisin arka odasında bilgisayarına odaklanmıştı. Her şeyin üst üste geldiği şu dönemde, o kadar çok iş vardı ki, en küçük bir hatanın bile her şeyi alt üst edebileceğini biliyordu. Ama o, sürekli bir adım geri durarak bu kadar büyük bir dünyada kaybolmak istiyordu. Hem de kimseye görünmeden.


O an, başındaki yoğun düşünceleri bir kenara bırakarak, kapıdan gelen sesleri duydu. “Nagihan, toplantıya gelmeni istiyorum,” dedi İsmet Bey’in derin, otoriter sesi.

Nagihan derin bir nefes aldı, bilgisayar ekranını son bir kez inceledi ve kapıyı açarak ofise çıktı. İsmet Bey’in bakışları, her zaman olduğu gibi, soğuktu. Onun gözlerindeki o keskin, korkutucu ifadeyi sevmezdi, ama bugün, başına ne geleceğini bilemiyordu.

Ajansın koridorlarında her şey bir anda yoğunlaştı. Murat, Esin, Damla ve Nagihan... Hepsi, kariyerlerinin en büyük sınavına yaklaşırken, içlerinde farklı bir beklenti vardı. Fakat bu sefer, işler sadece yaratıcı fikirler ve sunumlarla sınırlı kalmayacak, aksiyonun kendisi de ajansın kapılarından içeri girecekti....
 
konu daha önce rezerve edilmiş ama ben de iftar sonrası okumaya niyet etttiğimi belirtmek isterim. Kaleminize sağlık
 
Roman için iyi bir başlangıç, heyecan uyandırıyor. Devamını bekleriz.
''Eksik cümleyi tamamla'' başlığından iyi bir roman çıkacak gibi duruyor. Biraz daha ilerlersek derleyip bloga çıkarabiliriz. ;)
 
KISIM - III


Toplantı odasında her şey sessizdi. İsmet Bey, en köşe masasında, gözlerini ekrandan ayırmadan rakamlarla dolu bir dosyayı inceliyordu. Damla, Esin ve Murat, odanın diğer köşesinde sessizce oturuyorlardı. Nagihan, odanın dışında bir an daha durakladı, derin bir nefes aldı ve içeri girdi. Herkes, bu ortamda bir söz söylese dahi, gerginlikten boğulacak gibi hissediyordu.

İsmet, bilgisayarından gözlerini kaldırarak, sanki uzun zamandır bir şey bekliyormuş gibi bakışlarını sırayla herkesin üzerinde gezdirdi. Sonra derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı:

- Bu proje, ajansın geleceği için kritik. Bu kadar basit. Ancak son yıllarda işlerimiz hiç de parlak gitmedi. Eğer bu sunumu geçemezsek, hepimiz için zor günler başlayacak.

Murat’ın elleri, biraz önce klavyesine dokunmuşken, şimdi masanın üstünde birbirine kenetlenmişti. İçindeki sıkışmışlık, adeta bir düğüm olmuştu. Söz konusu ajans olunca, herkesin kendini daha fazla kanıtlama çabası içinde olduğu bir dünyada, ona odaklanmak gittikçe daha zorlaşıyordu. Üstelik İsmet’in gözleri, ona çoktan bir hedef gibi odaklanmıştı. Bu toplantı, sıradan bir iş görüşmesi gibi değildi. Her kelime, bir tehdit gibi havada asılı duruyordu.

Esin ise, her zaman sakin, soğukkanlı bir tavır sergilese de, bu toplantının biraz farklı olduğunu hissediyordu. Herkes, her kelimenin yükünü taşımaya başladığında, bazen soğukkanlılık bile yetersiz kalabiliyordu:

- Bu projeyi geçmek için elimizden geleni yapmalıyız,” dedi, sesi sert ve netti. “Ama sadece iyi bir fikir yeterli değil, hazırlıklar da önemli. İyi bir strateji gerekiyor.

Damla, başını sallayarak Esin’e katıldı:

- Evet, tam olarak. Bu, sadece bir fikri pazarlamak değil, müşteriye ajansın gücünü hissettirmek olacak.

İsmet Bey, her iki kadının söylediklerini dikkatle dinledi ve ardından sessizce onlara baktı. Gözleri, bir süre masadaki her bir yüzü inceledi. Sonra sözünü bitirdi:

- Bu proje sadece işin yaratıcı kısmı değil. Müşteriyi nasıl etkileyip, güven kazanacağınız da önemli. Bugün, size her biri ayrı birer strateji olacak olan sunumları bekliyorum.

Herkes, odada ağırlaşan havada bir anlık sessizlik içinde kaldı.

Murat, bu gergin ortamı biraz yumuşatmak için içinden derin bir nefes aldı ve sesini biraz daha yüksek tutarak konuştu:

- Her zaman en iyi stratejiyi ortaya koyarız. Benim endişem sadece, projedeki küçük detayların unutulması... Her şeyin bir adım gerisinde olmak istemiyorum.

Nagihan, Murat’ın söylediklerini duyduğunda içindeki huzursuzluk biraz daha arttı. Murat’ın her zaman bir adım geride durması, ona hiç iyi gelmiyordu. Özellikle de bu kadar büyük bir proje söz konusu olduğunda:

- Açıkçası, detaylar her zaman çok önemli,” dedi. “Ama biraz daha büyük resme bakmak da gerekir. İşin sonunda bir strateji olsa da, en güçlü olan bizim tutkumuz ve birleşik gücümüz olacak.

Damla, bu sözlerin üzerine derin bir nefes aldı. Evet, herkesin söyledikleri doğruydu; ancak gerçek şu ki, bu proje, onların birbirine duyduğu güveni ve takım olabilme yeteneklerini de test edecekti. Eğer birileri takım dışına çıkarsa, proje başarıyla sonuçlanamayabilirdi.

İsmet, bir an susarak odadaki hava değişimine dikkatle baktı. Sözlerini sonlandırmak üzereydi:

- Birbirinizi iyi tanıyorsunuz. Hepiniz bu projede yer alacaksınız. Ama unutmayın, bu işler sadece birkaç yaratıcı fikirle bitmez. Bunu kanıtlamalısınız.

Bu sözlerin ardından toplantı sona erdi. Herkes, gözlerinde hâlâ beliren endişe ve kararsızlıkla odadan çıkarken, Damla, içindeki baskının ne kadar büyüdüğünü hissediyordu. Sunum için bir gün kalmıştı. Her şey, sadece birkaç saat içinde şekillenecekti. Ama bir şeyi çok iyi biliyordu; bu sunumun sonucu, sadece ajansın değil, kendi kariyerinin de dönüm noktası olacaktı.

Geceyi geçiren rüzgâr, İstanbul’un gökyüzüne göz kırpan yıldızlarını, bulutların ardına gizlemekteydi. Damla, ofisin ışıkları yanıp sönerken, son hazırlıklarını yapıyordu. Elindeki notlar ve hazırladığı strateji planları, masanın üzerinde dağınık haldeydi. Akşamın ilerleyen saatlerinde, Esin ve Murat’la tekrar toplantıya girmeleri gerekecekti. Ama şimdi, derin bir yalnızlık hissetmişti. Hep birlikte bu projeye odaklanmış, birbirlerinin yükünü taşırken, Damla bu işi tek başına üstlenecekmiş gibi hissediyordu. İçindeki tedirginlik, gitgide büyüyordu. Ama artık geri dönüş yoktu.


Ajansın geleceği ve kendi geleceği, o sunumda şekillenecekti.




KISIM - IV


İstanbul'un sabahında, soğuk rüzgar hâlâ Arnavut kaldırımlarının arasındaki eski gazete kağıtlarını savuruyordu. Şehir, uyanmaya başlamıştı ama bu sabah, Damla için her şey çok farklıydı. Bir gece önce odasında otururken, o kadar çok düşünmüş, o kadar çok kafa yormuştu ki, sabahın bu saati, ona bir şeyleri yeniden hatırlatıyordu. Bir kararın, bir kelimenin, bir bakışın, hayatını nasıl değiştirebileceği...

Damla, ofisin karanlık köşesinde bilgisayarına odaklanmış, parmaklarını klavyeye sürtüyordu. Her şeyin hızla değiştiğini hissediyordu. Ama içinde bir korku vardı, gerçeği kabul etmesi gereken bir korku: "Bunu başarabilir miyim?"

Esin hızlı adımlarla içeri girdi. Yüzünde endişe yerine bir kararlılık vardı. Ama Damla, Esin’in sakinliğine rağmen, içindeki huzursuzluğu hissedebiliyordu.


- Hazır mısın?” diye sordu, gözlerinde sert bir ışık yanıyordu.


Damla gözlerini ekrandan ayırmadan, derin bir nefes aldı:

- Hazır olmak zorundayız. Ama bu, bildiğimiz hiçbir şey gibi değil. Bu, hem ajansın hem de kariyerimizin sınavı.


Esin başını sallayarak, bir adım daha yaklaşarak, masanın kenarına oturdu:

- Bunu her zaman başarırız, Damla. Bize güven. Senin bu projeyi yönetebileceğinden şüphem yok.


Damla, bir an için Esin’e baktı, gözlerindeki güveni fark etti. Ama bir şeyler daha vardı. Bir şey daha onu korkutuyordu.:

- Ya başarısız olurlarsa? Ya her şey dağılırsa?



Saat 10:30’a yaklaşıyordu.

Ajansın kapılarından bir telefon sesi duyuldu. Telefon, her zaman olduğu gibi soğuk ve sert bir tınıyla çaldı. Bu kez arayan, Mehmet Emin Kuşlu’ydu.

Damla, ekrandaki numarayı bir an daha uzun süre inceledi. Mehmet Emin Kuşlu… Eski zamanlarda onunla çalışmak, güven vermekti. Ama son yıllarda işler değişmişti. Mehmet Emin, artık hiç beklenmedik anlarda, insanın huzurunu kaçıracak şekilde müdahalede bulunuyordu. Bu arama, her şeyin başlangıcı olabilirdi. Fakat bu çağrıyı açmak, aynı zamanda bir suçluluk duygusu da taşıyordu.

Damla telefonun ekranına bir an daha baktı. Parmakları titriyordu. "Bu, bir fırsat mı yoksa tuzak mı?"

Bir yudum sigara içtikten sonra, telefonu açtı:


- Damla, merhaba. Mehmet Emin'in sesi, telefondan tınılayan sert tonuyla içini ürpertmişti.


- İşlerim çok yoğun, ama bir konu hakkında konuşmamız gerek. Yarın büyük bir sunum var. Hazırlıklarınızı hızlandırmanızı istiyorum. Çok önemli bir müşteriyle görüşeceğiz. Bu proje, ajansın geleceğini şekillendirecek.

Damla’nın kalbi hızla atmaya başladı. Bu, sadece bir sunum değil, bir savaş olacaktı. Bir kayıp ya da zaferle sonuçlanacak bir savaş.

- Tabii, Emin Bey,” dedi, sesinde belirgin bir titreme vardı:

- Hazırlıkları hızlandıracağız. Her şey yolunda.


Telefonu kapattığında, odada yalnız kaldı. Beyni, düşüncelerle dolmuştu. Kolları kasılmıştı. Esin ve Murat... Bu ikisiyle her şey birbirine bağlıydı. Ama onlar da aynı onun gibi bir sınavın içindeydiler.




KISIM - V


Ajansın toplantı odasında herkes yerini almıştı. İsmet Bey ise her zaman olduğu gibi, masanın başında oturuyor, gözleri ekrandan ayrılmıyordu. Odaya giren herkes, bir şeylerin değiştiğini hissedebiliyordu. O sırada kapı açıldı, ve Nagihan içeri girdi. Bu, bir tür zorunluluk gibi hissediliyordu. O an herkesin içinde bir gerilim vardı. Odaya girmeden önce, birkaç saniye kapı eşiklerinde durdu. Bu, tüm bu sürecin sonu olacaktı.


İsmet’in bakışları bir kılıç gibi keskin ve kesindi:


-Beni dinleyin,” dedi, sesi derin ve boğuk. Bu proje, sadece ajansın değil, hepimizin kariyerinin geleceğini belirleyecek. Bir hata yapamayız. Bir anlık zafiyet, hepimizi yerle bir edebilir. Bu işi ya tam kazanacağız, ya da her şey biter.

Murat, gözlerini odanın karanlık köşesindeki duvara dikmişti. İçindeki huzursuzluk, adeta bir fırtına gibi büyüyordu. O kadar çok şey düşünüyordu ki, söylenenler ona sadece bir hışırtı gibi geliyordu. Ama bir şey vardı. Bir şey onu tetiklemişti... İsmet’in bakışları...

Esin, her zamanki sakinliğini koruyarak söz aldı:

- İyi bir stratejiyle bu projeyi aşarız. Ama her anı titizlikle planlamamız gerekiyor. Her şeyin kontrolde olması gerek.

Damla sessizce başını sallayarak, Esin’in söylediklerine katıldı:

- Evet, ama bunun dışında bir şey var. Müşterinin neye ihtiyacı olduğunu doğru bir şekilde analiz etmemiz gerek. Bu sadece bir sunum değil; bir karar anı olacak. Müşteri bizimle çalışmaya karar verirse, ajansın geleceği yeniden şekillenecek.”

O sırada İsmet, gözlerini Damla’ya dikerek, derin bir nefes aldı:

- Bunun farkındayım. Fakat siz de biliyorsunuz ki, sunumdan sonra hepimiz farklı bir yolda olacağız. Ya kazanan oluruz, ya kaybeden.

Her kelime, odadaki gerilimi artırıyor, her saniye adeta bir ağırlık gibi hissettiriliyordu. Nagihan’ın gözleri, sessizce herkesin arasında gezindi. Bu kadar büyük bir projede, herkesin sırları bir şekilde ortaya çıkabilirdi. Bir yanlış adım, hepsini tehlikeye atabilirdi.

Kısacası, herkesin kalbi hızla atıyor, akıllarındaki karamsar düşüncelerle sınanıyordu. Saatler ilerledikçe, herkesin içindeki gerilim daha da tırmanıyordu. Ve bir şey kesindi: Bu, sadece ajans için değil, Damla, Esin, Murat ve Nagihan için de büyük bir sınav olacaktı. Fakat bu sınav, sadece işteki başarısızlıkla değil, ruhsal sınırlarla da ilgiliydi.

Gerçek test; kimlerin gerçekten “kazanan”, kimlerin “kaybeden” olacağıydı.
 
düzenlendi.

Öne Çıkan Konular

Popüler Konular

Yeni Kaynaklar

  • Scribus
    Scribus
    Açık kaynak masaüstü yayıncılık programı.
    • Nedim
    • Güncelleme:
  • Inkscape
    Inkscape
    Inkscape güçlü ve ücretsiz bir vektörel çizim aracıdır.
    • Nedim
    • Güncelleme:
  • GIMP (GNU Image Manipulation Program)
    GIMP (GNU Image Manipulation Program)
    GNU Tasarısı dahilinde geliştirilen piksel tabanlı özgür ve ücretsiz bir görüntü işleme yazılımı.
    • Nedim
    • Güncelleme:
  • Adobe Acrobat Reader Enterprise
    Adobe Acrobat Reader Enterprise
    Ücretsiz PDF görüntüleyici.
    • Tamer
    • Güncelleme:
  • Java Runtime Environment
    Java Runtime Environment
    Masaüstü uygulamalarını çalıştırmak için Java.
    • Tamer
    • Güncelleme:

İstatistikler

Konular
843
Mesaj
23,223
Kullanıcılar
743
Son Üye
Nur Şen

Geri
Üst